19 Kasım 2014 Çarşamba

Telefon Dolandırıcılığı

Önce Telefonunuza mesaj geliyor ya bir hediye kazanmış oluyorsunuz yahut hesaplarınız Terör Örgütlerinin eline geçmiş,  sizinle irtibat kurup karşıdaki şahısla konuşmaya başlandığı zaman o zaman vatandaşlarımız bocalamaya başlıyor kendilerini C.Savcısı,Polis, yada Asker olarak tanıtıp sizin güveninizi kazandıktan sonra işler dahada sarpa sarıyor eğer ki yapı olarak birazda heyecanlı ve panik haliniz varsa tam onların istediği insan tipisiniz, konuşmalar uzuyor telefonlar ASLA kapattırılmıyor ve süni olarak üretilen sıkıntı durumundan kendinizi kurtarmak için karşı tarafa sözde geri ödeme şartıyla envai büyüklükte miktarlar ödüyorsunuz Peki Vatandaş olarak ne yapabiliriz? Bu tarz mesaj ve kişilere itibar edilmemesi ilk gayemiz ancak bu kişilerle irtibat kurulduğunda onları yakalatmak sizin elinizde sakin kalıp söylediklerine itiraz etmeden yaparak diğer taraftan gerçek Polisler ile 155 Polis İmdat hattını arayarak irtibata geçebilir ve şahıs nihayetinde sizi sözde düşmüş olduğunuz durumdan kurtarmak için vereceğiniz parayı alırken kendisini takip edecek Polislerin şahsı yakalamasıyla ile belkide bir şebeke çökertilmesine yardımcvatandaşını olacaksınız ya itibar etmeyin yahut kendinize güveniyorsanız Yakalatın ama Asla ve Asla mağdur olan taraf olmayın, Devlet ve görevlileri vatandaşından asla para istemez.

Yunus Polisler






Motorsikletli Polis Timleri (Yunuslar)


Türk Polis Teşkilatının kendilerini fazlasıyla ispatlayan birimidir Yunuslar, 1993 yılında ilk kez İstanbul'da hizmet vermeye başlayan bu Polis Timleri gün geçtikçe alınan verim ve kalite ile bir çok illerimizde kurulmuştur, gerek vasıtalarının Motorsiklet olması ve olaylara müdaheledeki çevikliğiyle gerekse Genç, Dinamik ve karizmalarıyla Türkiye'de bir çığır açmışlardır,Emniyet'te her daim yer bulacak bu Polislerin varlığı her kesimi memnun etmeye bilir.

16 Kasım 2014 Pazar

Polis Özel Harekat

Türk Polis Teşkilatımızın kökleri 1845 yılına Osmanlı dönemine kadar gitmektedir, Polis Teşkilatında sayısını tam olarak ifade edemeyeceğim çokluktatır kuşkusuz bunların içerisinde en önemli olanlarından biri belkide en önemlisi 1982 yılında kurulan Özel Harekattır,banka soygunu ve terör eylemlerine müdahele, rehine kurtarma gibi olağan üstü durumlar ve baskınlar için özel taktik ve silahlar kullanabilen bir özel kuvvettir.Gönüllülük esasına göre Polis Memururları ve P.M.Y.O öğrencilerinden seçilen bu Polisler zorlu eğitimden geçmektedirler bu eğitimleri başarı ile tamamlayan adaylar Polis Özel Harekat olarak mezun olmuşlardır ve artık göreve hazırlardır.



İşte Türkiye Gerçeği

15 Kasım 2014 Cumartesi

Polisin En Büyük Problemi

                Polisin mevcut 2200 olan ek göstergesi, polisin sorunları arasında birinci sırada bulunuyor. Polisler de hakettiğini düşündüğü 3600 Ek Göstergeye yükselmek istiyor. Ek gösterge sorunundan dolayı emekliliği gelen polisler emekli olmak istemiyorlar. Çünkü bu ek göstergeden dolayı, emekli maaşları yarı yarıya düştüğü gibi, ayrıca emekli olduklarında çok cüzi miktarda ikramiye alıyorlar. Örneğin bugün emekli olan bir polis memuru, emekli ikramiyesiyle bırakın bir daire alıp kiradan kurtulmayı, günümüz şartlarında sıfır bir otomobil bile alamıyor.Bu konu iktidara gelen her Parti yetkililerince gündeme gelmiştir ne yazık kki aradan geçen uzun süreden beri bir sonuca bağlanamamıştır nedendir bilinmez bu konu hep havada kalmıştır.Bugün ek gösterge 2200 olması sebebiyle emekliolamayan  çok büyük bir Polis sayısı vardır. 

Polisin Kelepçe Kullanımı

Kelepçe Takma
Yakalanan kişilere; hangi hallerde kelepçe takılacağı ve 18 yaşından küçüklere kelepçe takılamayacağı hususlarını içeren, İçişleri Bakanlığı Emniyet Genel Müdürlüğünün B.05.1.EGM.0.11.01.04. 62183-155 sayılı genelgesi ilgisi nedeniyle ekte gönderilmiştir.
Kolluk kuvveti gerek yakalama görevini yerine getirirken gerekse yakalanan şahsın sevkinde kişi ve çevre güvenliği ve suçun önlenmesi için tedbirli ve ihtiyatlı davranmak ve ihtiyaç halinde kelepçe kullanmak zorundadır. Ancak, bu görevin yerine getirilmesinde de bir takım esas ve usullere uyulması gerekmektedir.
Kolluğun yakalama, gözaltına ve ifade alma işlevinde etkinliğini arttırmak amacıyla yürürlüğe konan Yakalama, Gözaltına Alma ve İfade Alma Yönetmeliğinin 5 inci maddesinde kolluğun yakalama yetkisi, 7 ncimaddesinde de kelepçe takma yetkisi düzenlenmiştir.
nci maddede “Yakalanan kişinin direnmesi, saldırıya yeltenmesi veya saldırıda bulunması hallerinde kendisine kelepçe takılır. Yakalanan kişinin kaçma ihtimali varsa kelepçe takılması kolluk kuvvetinin takdirine bağlıdır.” ifadesi ile kelepçe kullanma yetkisi düzenlenmiştir.
18 inci maddenin (c) bendinin 10 uncu fıkrasında ise “Küçüklerle ilgili işlemler mümkün olduğu ölçüde sivil kıyafetli görevliler tarafından yerine getirilir. Küçüklere kelepçe takılamaz.” ifadesi ile küçüklerle ilgili işlemlerin sivil kıyafetli görevliler tarafından yerine getirileceği ve küçüklere kelepçe takılamayacağı hükme bağlanmıştır.
Yakalanan şahsın direnmesi, saldırgan tutum sergilemesi, kaçmaya yeltenmesi, göreve mukavemette bulunması, suç delillerini bozma veya yok etme ihtimalinin bulunması hallerinde ve suçun devamının önlenmesi amacıyla; Yönetmeliğin 7 nci maddesi gereği kelepçe kullanılmasını,
Küçükler özel bakıma muhtaç olduklarından ve ruh yapıları yetişkinlerden farklı olduğundan ve mevzuat gereği 18 yaşını doldurmamış kişi çocuk sayıldığından 0-18 yaşındakiler için kelepçe kullanılmamasını,
            Hükme bağlamıştır.

Polisin Zor Kullanma Yetkisi

Zor kullanma” görev amacıyla ve dengeli olacak şekilde eşya veya kişiler üzerinde fiziki (maddi) veya manevi etki uygulamak suretiyle yasal bir gerçeği, yasal koşullar çerçevesinde yerine getirmektir. Polis tüm diğer yetkileri kullandığı halde görevini yerine getiremediği taktirde,zor kullanma yoluna gidebilir. Fakat yinede zor kullanma yetkisinin sınırları belirtilmiştir.
Polise zor kullanma yetkisi veren PVSK’ nın maddeleri sadeleştirilmiş olarak şu şekildedir. Birinci maddede polisin, kamu güvenliği kişi serbestiyetini ve kamu dokunulmazlığını koruyacağından bahsedilmektedir. Halkın ırz,can ve malın muhafaza ve kamunun istirahatını temin etme ve yardım isteyenlere yardıma muhtaç olan çocuk,düşkünlere yardım etmesi polisin diğer görevi olarak sayılmıştır.           
 Ek madde 6’da ise; polisin zor kullanma yetkisinden bahsedilmektedir. Buna göre “yakalanması gerekli kişi veya dağıtılması gerekli topluluğun direnmesi,saldırıya yeltenmesi veya saldırıda bulunması hallerinde, bu fiilleri etkisiz hale getirmek için” zor kullanılabilir. Zor kullanma, direnme ve saldırının mahiyetine ve derecesine göre etkisiz hale getirilecek şekilde kademeli olarak artan oranda bedeni kuvvet,maddi güç ve kanuni şartlar gerçekleştiğinde silah kullanma yetkilerini ifade eder. Toplu kuvvet olarak müdahale edilen  durumlarda zor kullanmanın derecesi ile kullanılacak araç ve gereçler  müdahale eden kuvvetin amiri tarafından tayin ve tespit edilir. 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanununa göre de; dağılma ihtarı yapılan topluluklar,dağılmamaları halinde zor kullanılarak dağıtılır.(2911/24md)
Polisin, kuvvete başvurması, orantılık ilkesine, yani olayda kamu gücünün hakim olması için gerekli olan asgari ölçüde kuvvete baş vurma ilkesine göre yapılır. Kuvvet kullanma zorunlu hale gelirse, kuvvetin karşılanan problem ile orantılı olması gerekir. Birleşmiş Milletler tarafından çıkarılmış olan Uygulama Kodunun 3.maddesi, “kanunların uygulanmasından sorumlu olanlar, yalnızca çok zorunlu hallerde ve görevlerinin yerine getirilmesi için gereken ölçüde, kuvvete başvurabilirler” hükmü getirilmiştir. Yakalanan kişinin göz altına alınacak olması ve zor kullanılarak yakalanması hallerinde doktor kontrolünden geçirilerek yakalama anındaki sağlık durumu belirlenir. (Yakalama,Göz Altına Alma ve İfade Alma Yönetmeliği 10. md ) Kuvvete başvurma istisnadır ve sadece bir suçu önlemek veya mevzuata uygun olarak bir suçluyu veya sanığı yakalamak için kullanılması gerekir. Ateşli silahların kullanılması “en son çare “dir. Özellikle çocukların söz konusu olduğu hallerde, silah kullanmamak için ne mümkünse yapılmalıdır. Ateşli silah, sadece suçlunun direnmesi veya diğer vasıtaların başkalarının hayatını tehlikeye atacağı hallerde kullanılmalıdır.
Polis zor kullanma yetkisini kanundaki sınırlamalara uygun kullanıldığında,eylem herhangi bir suç oluşturmaz.(TCK. 49.md ) Ancak, müdahale ile işlenen  fiil arasında oranlılık olmadığı taktirde, TCK’ nın 50.maddesi (hukuka uygunluk sebeplerinde sınırın aşılması) devreye girer. Diğer bir deyişle, müdahale kanun koyucu tarafından suç sayılmakta, ama ceza indirimine de gidilmektedir. Bu demektir ki, zor kullanılması halinde, fiil ya hukuka uygundur, ya da ortada bir suç bulunmamaktadır.
Polisin zor kullanması denilince; vücut kuvveti, yardımcı aletler ve silah kullanılması anlaşılır.
Polisin Zor Kullanabileceği Haller
PVSK’ nun ek 6. maddesine göre, polisin zor kullanmaya başvurmak durumunda kaldığı haller;
a-Polisin verdiği kanuni emir ve direktiflere uyulmaması,
b-Polisin belirlediği yasal kural ve tedbirlere uyulmaması,
c-Polisin görev yapmasının engellenmesi,
d-Polise mukavemet edilmesi hallerinde.

13 Kasım 2014 Perşembe

Polis olmak İstiyorum.


2014 POMEM Alımı

Polis Meslek Eğitim Merkezleri Emniyet Genel Müdürlüğüne bağlı mesleki temel eğitimin verildiği; parasız, yatılı ve üniformalı eğitim kurumlarıdır.
2014 yılında başlatılacak olan 14 üncü dönem Polis Meslek Eğitimlerine; 2013 ve 2014 yılları Kamu Personel Seçme Sınavının birinden (KPSS – P3) puan türünden (60,000) ve üzerinde puan alan ve en az dört yıllık yükseköğretim kurumlarından veya bunlara denkliği kabul edilen yurt dışındaki yükseköğretim kurumlarından mezun olanlar başvurabileceklerdir.
14 üncü dönem Polis Meslek Eğitimlerine (6.260) Erkek, (240) Bayan toplam (6.500) aday asıl olarak alınacak, bu miktarların %30’u olan  (1.878) Erkek, (72) Bayan toplam (1.950) aday yedek olarak belirlenecektir.
MÜRACAAT İŞLEMLERİ
Adaylar, ikamet ettikleri ildeki İl Emniyet Müdürlüğü Eğitim Şube Müdürlüğüne 20/10/2014 – 07/11/2014 tarihleri arasında, istenen belgelerle birlikte şahsen başvuracaklardır.
Müracaatlar 07/11/2014 tarihi saat: 17.00’da sona erecektir.Eksik belge veya posta yolu ile ya da başvuru zamanı geçtikten sonra yapılan müracaatlar kabul edilmeyecektir.
Geçtiğimiz sene EGM gereğinden fazla yedek planlamasına gitmiş ve 2014 yılı Eylül – Ekim ayında yapılacak açıklamayı takip etmeleri istenilmişti. Ancak EGM yedek planlamasını iptal etmiş bunun üzerine yedek adaylarda EGM’ye karşı dava açmışlardı. EGM’nin bu dava sonuçlanmadan alıma gitmesi ne kadar doğru bilemiyorum ama dava açan bu yedek adayların davayı kazanması durumunda ne olacağı hakkında kimsenin bilgisinin olmadığından eminim.

Türk Polisi


12 Kasım 2014 Çarşamba

Katil Polis mi Acaba?

Sahi bu kadını hatırladınız mı? Medayaya çıkarıp Polis aleyhinde günlerve haber yaptınız masum genç kızı polisler tartaklamıştı? hatta işkence yapmıştı değil mi? Evet bu kadın Sultan IŞIKLI bu kadın bir katil, bu kadın günlerce kara propagandası yapılan Polisin katili, evet bu kadın misyonunu görevini yaptıda ya bu medya bunlar kimlere hizmet ediyor hizmet edilenler belli işte, öldürülen Polisimizin adı mı Zekeriya Yurdakul, şehidim senin adını dağlara, meydanlara, şiirlere şarkılara yazmazlar, şehidim sen hiç üzülme yüreğinde olan 250.000 insan var hepimiz yüreğindesin.

Masum Eylemciler ve Orantısız Güç


bazi.co
hittoplist.net

Polisler Ne İstiyor?

Polisler toplulumumuzun düzenini sağlayan, devletin otoritesini gösteren, sokakları anarşizme bırakmayan, Kanunlar çerçevesinde görevini yapan hukuk adamlarıdır, Hukuk adamlarıdır çünkü Polis tüm yetkilerini Hukuktan alır, tüm işlemlerini hukuk çerçevesi içerisinde yapar, Peki Polislerimizin ne tür sıkıntıları vardır? ne istiyorlar? İstedikleri şeyler görev yaparken nasıl hukuk kuralları içerisinde görev yapmanın bilincinde ve sorumluluğundaysalar Sosyal ve Çalışma hayatında aynı Hukuk kurallarının kendilerine uyarlanmasıdır. Çalışma hayatı, İş Kanunu Md. 63'e göre bir işçinin  haftalık çalışma saati maksimum 45 saat olarak ayarlanmışken, Devlet memurları haftalık 40 saat çalışırken, Polisler 12-24 sistemi ile haftalık ortalama 60 saat çalışmaktadırlar ve bu çalışma saatlerinde ek görevler, 12-12'ler 2. bir çıkış yasağı uygulamaları yoktur, Yine İş Kanunu Md.69'da İşçilerin gece çalışma saatleri 7,5 saati geçemez olarak belirtilmişken Polisler 12-24 sistemi ile geceleri en az 12 saat, 24-24 sistemi ile ise 24 saat dahi çalışabilmektedirler, bunlar bir kaçı evet Devlet'in koyduğu kanunların, Devletin Polisine uygulanmaması kadar enteresan bir durum olamaz herhalde, örneklerimiz bitmedi gelelim Polisin Sosyal  yaşamına bildiğimiz üzere 10 yılını doldurmamış memurların yıllık izinleri 20 gündür ama ve lakin 1 yılın  52 hafta olduğunu varsayarsak ve  her hafta sonunun 2 gün olduğunu bildiğimize göre 52*2=104 olduğuna göre bir memur yıllık 124 gün resmi olarak izinli olmaktadır artı daha bitmedi, tüm dini ve resmi tatil günleri de 1 senede en az 20 gün etse ne oldu bizim memurumuzun yıllık izni ettimi 144 gün, evet 144 gün izinli olmaktadırlar olsunlar olana dediğimiz hiçbirşey yok ama Devletin Polisine 20 günü reva görenler neden hiç vicdan azabı çekmezler, bazıları 12-24 sisteminde sizde 12 saat çalışıp 24 saat istirahat ediyorsunuz diye akıllarından geçirebilirler sakın böyle bir şey geçirmesinler çünkü 12-24 sistemi=8-16 sitemi yani Memurların günlük çalışma sistemidir ufak bir matematik hesabı yapabilen bir insan anlar böyle olduğunu fark ne onlar aynı çalışma sistemi ile gecesiz üstelik hafta sonu 2(iki) gün izin alırlarken Polisler sürekli kısır bir döngü içerisinde hafta izinsiz çalışmaya devam etmekteler Devletin Memuruna göstermiş olduğu bu uygulamaları bu düzenlemeleri Polis Kardeşlerimizde istiyor bayramlarını evde geçiremeselerde bayram izinlerinin yıllık izinlerine eklenmesini istiyorlar bunlar zor şeyler değil bunlar 250 bin kişilik teşkilatta köklü bir düzenlemeyle yapılailir birilerinin vicdanına bırakılırsa bu iş düzelmez kısaca Polisler insan gibi çalışıp Ailesine, Sevdiklerine vakit ayırmak istiyor bu sorunların düzeltilmesi sadece Polislere kazandırmayacak aynı zamanda Devletede prestij kazandıracak.

11 Kasım 2014 Salı

Polis Olmak İstiyorum.

Polis olma hayali kuran kardeşlerime nacizane tavsiyelerde bulunmak istiyorum, Polislik öncelikle zordur Polis olmak fedakarlığın zirvesine çıkmanı gerektirir, Polis olmak çocuğunun doğumunda eşinin yanında olamamaktır, Polis olmak eşini, çocuğunu evde tek bırakıp gece göreve gitmek demektir, Polis olmak memlektinde sırf senin memleketin olduğu için görev yapamamaktır, Polis olmak tüm memurlar hafta 40 saat çalışıp hafta sonu ve tüm dini ve resmi bayramlarda tatil yaparken senin tatil günleri iki katı çalışman demektir, hep mi kötüdür Polis olmak Aslaa çok çalışırsın, çok yorulursun amaa Ananın oğlu cinayete kurban gitmiştir sen yakalamışsındır anası mahkemede boynuna sarılır omzunda göz yaşı döker onunla beraber ağlarsın onun huzuru paha biçilemez, bir gariban gelir ona Devletinin sıcak yüzünü gösterirsin sana içten bir gülümser unutamazsın, mutlu olursun tüm yorgunluğun gidiverir ve o zaman dersin ki iyiki Polis olmuşum herkes insanları iyi gününde yontmaya çalışırken sen her zaman kötü gününde yanında olursun ve onlara o güveni hissetirirsin işte o zaman dersin ki iyiki Polis olmuşum, Polis ol kardeşim insanlara iki kat iyilik yapmak için Polis ol düşene elini uzatabilmek için Polis ol, sizin gibi Polislere ihtiyacımız var.

Simit satmak mı? Yoksa Polislik mi?

Son günlerde Üniversiteli kardeşlerimizin sık sık kullandığı Polisler ile ilgili sloganları var' Polis simit sat onurlu yaşa' acaba gerçekten simit satmak Polislik mesleğinden daha mı kutsal, acaba simit satmak Polislik mesleğinden daha mı büyük hizmet vatanına milletine diye düşündüm uzun uzun kendimle muhakeme yaptım işin içinden çıkamadım belkide simit satmak dahada onurlu bir yaşam diye düşünürkenn birden sokak eylemleri olayları patladı, sokaklar karıştı, insanlar Devlete Millete topyekün saldırmaya başladılar kendi ülkemizin bayrakları şehirlerin göbeklerinde yakıldı ve sonra Polise simit sat onurlu yaşa diyen, Katil olmakla suçlayan, bir ağaç uğruna sokağa çıkıp binlerle eylem yapan Üniversiteli aydın gençlerimizin olaylar karşısında nasıl suspus olduğunu gördüm, ortadan tabiri caizse nasıl sıvıştıklarını gördüm, eleştirilen simit satmanın bile yaptıkları işten daha onurlu olduğunu düşündükleri Polisler vardı bir tek ortada Ülkesinin bayrağına sahip çıkmak için nasıl gece gündüz çalıştıklarını gördüm ateşe mermiye nasıl koştuklarını gördüm ve dedim ki Eğer Polisler bildiğini okuyup simit satsalar idi Vatanperver gençlerimiz ortadan sıvışacağı için ülke sahipsiz kalacaktı ve dedim iyiki Polisler var İyiki Polis olarak kalmışlar.Simit herkes satar ama ülke müdafası yürek ister ve o yürek Polislerimizde fazlasıyla mevcut.Allah onlardan razı olsun.

Polis Hep mi hatalı?

Her haber sitelerinin manşetlerinde illa ki bir Polis haberi vardır ve çoğu zaman eleştirir bir mahiyetde olumsuz yöndedir, mesela Polisin gözü önünde vuruldu der, hiç işin arka yüzüne bakmaz, işin arka kısmında yatan Polisin korkularını irdelemeden, Polis orantısız güç kullandı der medya, orantının ne olduğu kesin kanunlarla belli bile değilken! Polise taş ve molotof yağarken sadece elindeki basınçlı su ve biber gazı ile bile orantısız güç kullanabilmektedir Polis gerçekten orantı nedir! Sana taş atana taş atmak mı? Yahut Molotofla saldırana molotof atmak mı eminim kesin bir karar verilecek olsa ve doğacak sonuçlardan Polisler sorumlu tutulmayacak olsa sırf bu insafsız eleştirilerden kurtulmak adına tüm Polisler bunu kabul edecektir evet sahi orantı nedir neye göre belirlenir yasal dayanağı ve haklılık durumu medya ve siyasilere bırakılan ülkemizde Orantılı Güçede bu unsurlar karar vermektedir Örneğin A  Medyasına göre Polis katliam yapmışken Hükümet Yetkililerine göre Destan yazmış olabilir! Hakeza tam terside olabilir bu durumda gerçeklik nedir neye göre belirlenir Polis her tutumda hatalımıdır, A olayında Medya yada muhalefete göre haklıyken sırf ideoloji ve Siyasi görüşe kurban giderek Hükümet tarafından haksız mı görülecek, eğer mantık bu ise Polis her halükarda hatalı her daim haksızdır Hakkın sınırı çizilmedikçe Polis hep hatalıdır.

10 Kasım 2014 Pazartesi

Türk Polis Teşkiklatı Çalışma Şekilleri

Türkiye'de Polislerimiz çeşitli çalışma şekilleri ile çalışmaktadırlar, o kadar farklı çalışma şekilleri vardır ki birimlere hatta İllere göre bile değişiklik göstermektedir bu çalışma saatlere neye göre oluşturulmuş bilmiyoruz örneğin suça karşı aktif olarak çalışan Polis Merkezleri, devriye ekipleri sivil asayiş ekipleri gibi sürekli sahada olan ve hatanın personele yada Vatandaşa direk olumsuz yönde etkileyebilecek birimler A ilinde 12-24 sistemi ile çalışırken bu ilden daha az yoğun ve daha az personel ile B ilinde 8-24 çalışabiliyor Teşkilatın çok büyük bir bölümü bu sistem ile çalışıp istirahat edecekleri zaman zarflarında da maç, miting, pazar görevleri gibi ek görevlere gidebilmektedir. Avrupa'da Polisler ortalama 40 saat çalışırken bu oran Türkiyede en az 60 saattir, büroda çalışan memurlar 8-5 adı altında çalışıyor gibi gözükürken hafta sonunun en az birinde ek göreve çağrılırlar, daha çok makam şoförü ve korumalarının kullanmakta olduğu1+1, 1+2,2+2 gibi ballı sistemlerde mevcuttur, Çevik kuvvet personelinin gündüz 12 saati geçen ve akşam çıkış saatinin meçhul olduğu bir ortamda 5+1, 6+1 lerin olduğu bir çalışma sistemide mevcuttur.Türk Polis teşkilatında çalışma sistemi bir düzene oturmamıştır, Amir kısmı Personeline şifaen kendi kararıyla keyfi yada değil personeline 2. bir emre kadar çıkış yasağı yada mesaiye kalma durumlarını yaşatmaktadır ve bu mesailerde ek ücrenlendirme yapılmaz.Oysa ki Normal memur kadrolarında ilçelerde Kaymakam illerde ise Valilik onayı alınmadan mesai bitiminden 1 dk sonrasına kalınamaz, onayı alınan ve mesaiye kalınan her saatte ücrenlendirilir böyle bir Türkiye'de böyle böyle bir memurluk ortamında Devletin Memuru olan Polislerin bu şekilde kapsamın dışında kalması kalınan her mesainin ücretlendirilmemesi, keyfi çıkış yasaklarının sebebi nedir orası ayrı bir konudur.

Otoriter Polis mi? Otoritenin Polisi mi?

     Pek çok kez tartışılır, yazılır,çizilir ve bir sonuca bağlanamaz kimileri  Polisin demir yumruğundan bahseder kimileri ise Polisin yetkisizliğinden, Türkiye'de ve dünyada siyasi otorite kavramı güçlendikçe askeri veya Polisiye güç kavramı değerini kaybeder çünkü güçlü bir iktidar bilir ki Polisin kendisinin memurudur ve ne yapmasını isterse onu yaptırır buraya kadar herhangi bir sıkıntı yok ama verilen emirler keyfi ve kanuna aykırılığa kaçmaya başlandığı zaman işte o zaman toplum üzerinde otoriterleşen hükümet otoriter olmayan sadece emirler ile hareket eden Teşkilat üzerinde de baskıcı yüzünü göstererek kendisine muhalif cephelere daha sert tutum ve davranışlarda bulundurabilir işte Polisin otoriterleşmeside vatandaşa tam bu noktada yansımaktadır aslında bu güç Polisin güçü değil bilhassa Polisin Hükümet kararlarına karşı çıkamayan, sadece verilen emri yerine getiren verilen emrin kanuna aykırı mı? değil mi muhasebesini bile yapmaya çekinen güçlü bağımsız bir yapıdan ayrılmıştır.Yani otoritenin  Polisi olma yolunda hızla ilerlemektedir.Gelişmiş devletlerde Polis, Yargı ve tüm devlet kurumları hükümetlere değil devletlere yani MİLLETe hizmet eder ve hükümetler kendi vatandaşını potansiyel suçlu görerek Polisini vatandaşın üzerine sürerek vatandaşın gözünde itibarsızlaştırmaz.

9 Kasım 2014 Pazar

Türkiye'de Polisler

Malumunuz Türkiye'de Polisler sık sık eleştirilir medyaya çıkartılır bir güzel haşlanır yetmez Hükümet yetkilileri çıkar açıklama yapar ve o kocaman göbekleri ile ve padişahın veziri edasıyla Derhal gereği yapılacak!! denir, sahi nedir gerçekten gereği, Türkiye'de Polisler gerçekten orantısız güçmü kullanıyor yoksa yetkisiz ve sahipsizliğin vermiş olduğu özgüvensiz bir ortamda ne yapacaklarını bilemez bir haldeler mi işte burası tartışılır bana kalırsa Türk Polisi Adliye, Medya ve Hükümet üçgeninde sıkışık kalan gerçekten yardıma muhtaç bir insan topluluğudur.Öyle kir grup üzerine düşen görevi yaptığı için eleştirir diğer bir grup ise neden bu kadar yumuşaklar diye eleştirir velhasılı kelam Türkiye'de Türk toplumuna, Türk Medyasına ve Türk Siyasetine Polislik yapmak zordur hepimizin illaki yakınları vardır ve hep sıklıkla duyuyoruzdur şikayetlerini ama acaba hangimiz anlamaya çalıştık ki.